Mişka ve Pabuç,
*Gençlik yıllarından yarım kalan ve hatta yaşanmamış bir aşk hikayesi onların ki!
93 Harbi sonrasında Çar'ın Rusya'da yaşamasını istemediği Malakan kavminin bir kısmı Kars'a göçe zorlanır. Göç edenler arasında Mişka'nın (Tarık Akan) ailesi de vardır. Bir zamanlar köyün değirmenini işleten 70'li yaşlardaki Mişka, modern makineler çıktıktan sonra, işini yapamamış ve maddi sıkıntıya düşmüştür. Köyün huysuz ihtiyarı Popuç (Şerif Sezer), Mişka' dan nefret eder ve köyde yaşamasını istemez. Pabuç’un torunu Alma’nın müziğe olan tutkusu ve yeteneği Mişka’ nın piyanosuyla ona bir şeyler öğretmeye çalışması filmin sonunda Alma’nın dediği gibi “Benim yürekten dedem” aralarında güzel bir bağ oluşturur.
*Filmin konusu kısaca ; Köylüler bir zarar görmedikleri, hatta sevdikleri kendi halinde, barışçı, yardımsever Mişka ile Popuç arasında kalmışlardır. Popuç, oğlu Şemistan (Levent Tülek), gelini Figan (Zuhal Topal) ve üç torunuyla yaşar. Torunlarından en küçüğü Alma dik başlı, sevecen bir kızdır ve doğuştan iyi bir müzik kulağına sahiptir. Alma'nın öğretmeni Metin, Alma'daki yeteneği fark etmiştir ve kesinlikle değerlendirilmesi gerektiğini düşünür. Alma ve Mişka arasında sıcacık bir dostluk vardır. Metin öğretmenin uğraşları sonucunda Alma konservatuar sınavlarına girer.
*Kars’ta “aklını başına al” anlamında kullanılan "Deli Deli Olma" Filmiyle ilgili Pabuç karakterini oynayan Şerif Sezer Hürriyet’e verdiği bir röportaj da filmin gerçek bir hikâye üzerine yazıldığın Pabuç’ un da de Senarist Hazel Sevim Ünsal’ın (Kars’lı) halası olduğunu anlatmaktadır. Tarık Akan bu film için çorap örmeyi, piyano çalmayı ve Terekeme ağzıyla konuşmayı öğrenmiş.
Film de ayrıca Tarık Akan’ın gençliğini oğlu Barış, Şerif Sezer’in gençliğini kızı Deniz oynamıştır.
Kars'ın Eşme yazı Köyü'nde çekilen film Tarık Akan’ın oynadığı son filmdir.
Kars’ın insanlarını, doğasını en yalın ve gerçekçi bir şekilde anlatan tek film diyebilirim. Bunda senaristin Kars ’lı olması büyük etkendir. Kars’ ta çekilen birçok dizi ve filmlerin birçoğu Kars’ ın toplumsal yapısından uzak yapımlardı.
*Mişka Popuç’a kavuşamamıştı ama Popuç’un torunu Alma’nın yarınlarını aydınlatmıştı. Tek dostu piyanosu kalbindeki acıyı seslendiriyordu adeta:
Bir sarmaşık olsaydım
Sıkıca tutunsaydım bir yere
Sökülüp atılmasaydım
Köklerimi salsaydım derinlere
Bir sarmaşık olsaydım
Dolasaydım gövdemi döne döne
Günlerce aynı yerde kalsaydım
Hareketsizlikten uyusaydım
Bense ayrık otuyam
Her çıktığı yerden sökülen
Sarmaşık olmak isteyip de
Basit bir ot bilinen, bir ayrık otuyam
Kökü olmayan, sevilmeyen
Sarmaşık olmaya özenen öylece bir ot işte…
*18 Ekim 20009’ da 46. Antalya Altın Portakal Film Festivali’ nde Akan ile Şerif Sezer'in usta oyunculuklarını sergiledikleri 'Deli Deli Olma' filmi ise Mehmet Erdem ile Özgür Akgül'e En İyi Müzik Ödülü'nü kazandırarak, festivalden tek ödülle döndü.
Festivalde İnan Temelkuran'ın yönettiği 'Bornova Bornova', en iyi film Ödülü, Erkan Tekemen en iyi kurgu, genç oyuncular Öner Erkan en iyi erkek oyuncu ve Damla Sönmez en iyi yardımcı kadın oyuncu ödülü'nü aldı.
10585,68%1,41
36,61% 0,07
39,89% -0,15
3429,79% -0,02
5555,43% -0,16