COVID-19 salgınından sonra bütün dünya merkez bankaları, ekonomilerini desteklemek adına amiyane tabir ile muazzam düzeyde para basmışlardır ve basmaya devam etmektedir. Dünya çapında birçok trader, fon yöneticisi ve uzman yatırımcı mevcut durum, finansal göstergeler ışığında Mart 2020’ de borsalar dip yaptığında alıma geçmemişlerdir. Söz konusu uzmanlar bu zaman içerisinde daha önce şahit olmadıkları bir şekilde para üretimi, bu paranın piyasalara borç olarak verilmesi, borç olarak verilen paralar ile borsalara ve olmadık hisselere ölçüsüz bir şekilde akmasına şahit olmuşlar ve büyük bir kısmı piyasa tabiri ile ‘’terste’’ kalmışlardır; yani borsanın yükselmesi esnasında hisse almamışlar ve para kazanamamışlardır.
ABD Nasdaq endeksindeki hisseler 160 FK oranına ulaşmışlardır. 160 FK oranı, hisseye yapılan yatırımın 160 yılda kendisini amorti edeceği anlamına gelen bir göstergedir. Burada piyasanın savunması şu şekilde olmaktadır: ‘’Bu şirketler karılarını arttıracaklar, biz şimdiden bu beklenti ile alım yapıyoruz.’’ Ancak Temmuz 2020 de, Netflix’in 6 aylık karı açıklandı. İnsanların salgın sürecinde evde kaldıkları ve bol bol Netflix izledikleri bir dönemde 6 aylık kar hayal kırıklığı idi.
Ülkemizde de ”emisyon hacmi’’ yani piyasaya sürülen para artmış, faizler düşmüş, buna bağlı olarak borsa, konut, arsa, otomobil fiyatlarında gündem oluşturacak artışlar sağlanmıştır.
Finansal okur yazarlığı olmayan 40 yaş üzeri klasik yurdum insanına sorduğumuzda merkez bankasının bastığı paranın karşılığında o kadar altın olduğunu söyleyecektir; çok uzun zaman önce öyle idi ama şu anda nasıl acaba? Bu yazıda paranın tarihçesine bakacağız.
Çoğu tarih kitabının yazdığı üzere para olmadan insanlar takas (barter) yaparak birbirleri ile alış veriş yapmakta idi. Takas ekonomisinin hiç şüphesiz ki zorlukları bulunmakta idi. Diyelim ki elma bahçesi olan bir adam topladığı elmaları satmak istiyor ve pazara gidiyor, aynı şekilde ayva bahçesi olan bir adam da pazara gidiyor, kumaş dokuyan adam, yumurta satmak isteyen adam da aynı şekilde pazara gidiyor. Elma bahçesi olan adamın kumaşa ihtiyacı var ama kumaş satan adamın elmaya ihtiyacı yok. Bu durumda alışveriş nasıl yapılacak? Ayrıca 1 metre kumaş kaç kg elmaya, kaç kg ayvaya, kaç adet yumurtaya takas edilebilir? Aynı şekilde 1 kg elma kaç adet yumurtaya karşılık gelmektedir? Kısacası takas yapılacak ürün sayısı arttıkça işin içinden çıkılmaz hale gelinecektir.
Tarihte MÖ 3000 li yıllarda Mezopotamya’ da şekel (ayrıca günümüzde İsrail para birimidir) bir ağırlık birimi idi ve para olarak şekel cinsinden arpa kullanılmakta idi. Bu yöntem takas sistemine göre daha pratik idi; bütün insanların tahıla ihtiyacı var idi, tahıl hemen bozulmayan ve saklanabilen bir gıda idi. Bana şahsen son derece mantıklı gelmiştir, gelecekte insanoğlu post modern bir felakete maruz kalır ise tekrar bu sisteme dönülebilir.
Özellikle Doğu Afrika’ da uzun yıllar boyunca cowrie türü deniz salyangozu kabukları para olarak kullanılmıştır. Başlangıçta mantıksız gelebilir, ancak; söz konusu deniz kabukları sınırlı sayıda bir ‘’varlık’’ tır, piyasaya ‘’emisyonu’’ da kontrollü ise bir sorun teşkil etmeyecektir ve sorun teşkil etmeden 19. Yüzyıla kadar kullanılmıştır.
Tarihte bu saydıklarım, bilinen altın / gümüş sikke muadili olarak kullanılmıştır. Gelelim bizim bildiğimiz anlamdaki paralara…
Yaygın kanaat ile ilk para sikkeleri MÖ 6. Yüzyılda Anadolu’ da Lidyalılar zamanında basılıp kullanılmıştır. Lidya parasında altın, gümüş ve diğer birkaç metal bulunmakta idi. Antik Roma’ da önce gümüş sonrasında daha çok altın para kullanılmıştır. O zamanlar genel olarak 1 birim altın 12 birim gümüşe tekabül etmekte idi. Tarih boyunca 12 rakamının özel bir önemi olmuştur. Altın güneşi, gümüş ise ayı sembolize etmiştir. Dünyanın güneş etrafında dönme süresi 12 ay, ayın dünya etrafında dönme süresi 1 ay dır ve 1/ 12 oranı buradan gelmiştir. Ayrıca altın, doğada gümüşten daha az bulunan bir madendir. Bugün altın – gümüş rasyosu altın lehine, 1 / 95 civarındadır.
Antik çağdan orta çağa kadar para sistemlerinde çok fazla bir değişiklik olmamıştır. Ülkelerin ekonomileri gerilediğinde basılan para ebatları küçülmüş, paranın alaşımı ile oynanmıştır; ancak bu uygulamalar kriz ve fiyat artışlarına engel olamamıştır. Bu ise enflasyonun o zaman ki halidir. Tarihte para basmak her zaman için bir ayrıcalık olmuştur. Genelde tam bağımsız ülkeler para basabilmişlerdir. Tam bağımsız olmayan prenslik / beylikler genelde kendi paralarını basamamışlardır. Türk ve İslam tarihinde de bir beyliğin lideri kendi adına hutbe okutup para bastırmış ise bağlı bulunduğu sultanlığa meydan okumuş sayılmıştır.
İlk kağıt paralar Avrupa’ da kullanılmadan çok önce Çin’ de kullanılmıştır. 17. yüzyılda İngiltere’ de kuyumcular çalınma riskinden dolayı altınlarını Londra Kulesinde saklanmak üzere darphaneye emanet olarak teslim etmekte idiler. Kral 1.Charles bu paralara el koyunca güven bunalımı yaşanmıştır. Goldsmith’ ler büyük bir kasa yaptırarak kasada tutulan altınlar karşılığında ‘’Goldsmith’s Notes’’ adı verilen hamiline yazılı kağıt vermişlerdir. Sonrasında Golsmith’ lerin bu şekilde işlem yapması yasaklansa da dünya para tarihinde yeni bir çığır açmıştır. Resmi anlamda ilk kağıt para, Avrupa’ da 1661 yılında İsveç’ te kullanılmıştır. Günümüzde tamamen dijital anlamda para kullanımındaki uygulamalarda da İsveç başı çekmektedir.
Geçmişteki banknot dediğimiz kağıt paraların taşıdıkları değer günümüzdeki gibi değildir. Yazımın başında yazmış olduğum yurdum insanın zannettiği şekilde, geçmişteki kağıt paralar, o parayı basan kurumun kasasındaki altın ve gümüş karşılığı idi ve o ülkenin merkez bankası banknot sahibi olan her bireye banknotu getirmesi karşılığında taahhüt edilmiş olan altın / gümüşü verebilmekte idi.
2. Dünya Savaşı bitiminin hemen sonrasında ABD kendi para birimini bütün dünyaya dikte etmiştir. Tarihte de büyük devletler daima diğer devletlere ve vassal devletlere bunu yapmıştır. Temmuz 1944’ de ABD New Hampshire’ da Bretton Woods kasabasında Doğu Bloku dışındaki 44 ülkeden gelen delegeler toplanmışlardır. Anlaşma sonucunda her ülkenin parasının değerinin USD esas alınarak saptanması kabul edilmiştir. USD ise altın ile dönüştürülebilirliğini koruyan tek ulusal para olarak kalmıştır. Ve yine anlaşma ile 1 ons altın = 35 USD olarak sabitlenmiştir. Bu sistem, 1971 yılına kadar devam etmiş, 1971 yılında ABD, ekonomik sıkıntılarından dolayı doların altına dönüştürülebilirliğini kaldırmıştır. O tarihte 1 ons (1 ons = 31,1 gram) altın 35 USD iken, günümüzde 1800 USD civarındadır.
1971 yılında ABD, dolar ile altının bağını kopartınca petro-dolar kavramı literatürümüze girmiştir. ABD hükümeti 1971 yılının hemen sonrasında Suudi Krallığı ile anlaşarak petrol ticaretinin sadece dolar ile yapılmasını sağlamıştır. Zamanla bütün OPEC üyeleri bunu takip etmiştir.
1971 yılı ile birlikte dünyanın tamamı ‘’İtibari Para’’ sistemine geçmiş oldu. Daha öncesinde banknot paralar direkt ve ya dolaylı olarak altın ve ya gümüşe bağlı idi. Teorik olarak siz elinizde bulunan ülkenin banknotuna itibar etmiyorsanız gidip banknot yerine o ülkenin merkez bankası tarafından basılan altın ve ya gümüş parayı alabiliyordunuz. Altın, gümüş nihayetinde kıymetli maden olduğu için dünyanın neresine giderseniz gidin ağırlığı nispetinde değer görecektir. Ama artık böyle bir imkan olmadığı için ‘’İtibari Para’’ ya itibar etmek zorundasınız. Sistem ise 2008 yılı krizinde büyük bir darbe yemiştir. 2020 COVID krizi sonrasında ise yine karşılıksız anlamda büyük miktarlarda para üretilmiş ve üretilmeye devam etmektedir. Bunun sonucu bütün dünyaya enflasyon olarak yansıyacak, sabit ve ücretli olan kesim bundan muhtemelen ( her zaman olduğu gibi) olumsuz anlamda etkilenecektir.
Yakın gelecekte dünyada sınırlı olarak üretilecek yeni bir para sisteminin devreye alınacağı konusunda spekülasyonlar mevcuttur; ancak bu Bitcoin tarzı mı, dijital para tarzı mı ve ya başka bir şekilde mi olacak belli değildir.
Paranın tarihsel ve günümüzdeki fonksiyonunu bu şekilde özetlemeye çalıştım, siz yine de siz olun cebinizdeki paranın kıymetini bilin…