BİLİM-SAĞLIK

Anadolu Üniversitesinde “Yapay Zekâ Zirvesi” düzenlenecek

KÜLTÜR-SANAT

ŞENEY DOĞRUYOL YAVUZBİLGE'DEN 101 YAŞINDA Kİ ÖĞRETMEN KAZIM ARICI'YA ALAMLI KUTLAMA

KÜLTÜR-SANAT

USTA SANATÇI FİLİZ AKIN HAYATINI KAYBETTİ

KİTAP & FİLM

25 KADIN 25 ÖYKÜ LANSMANI 8 MART'TA GERÇEKLEŞTİ

KARTACA'DAN KADDAFİ'YE LİBYA

KARTACA

KARTACA'DAN KADDAFİ'YE LİBYA

 

(LİBYA NEREDE ?
Libya ve Libya’da ki iç savaş gündemimizi bir hayli meşgul  etmektedir. 1 milyon 759 bin km² civarında olan Kuzey Afrika ülkesinin  yüzölçümü, Türkiye’nin 2 katı civarındadır. Toprakları bu kadar geniş  olmasına rağmen büyük oranda çöldür. Nüfusunun %90’ı Akdeniz kıyı şeridi  boyunca yerleşik durumdadır.  Etnik anlamda halkının büyük kısmını  Araplaşmış Berberiler oluşturmaktadır. Berberice konuşan halk da  mevcuttur. Kıyı şeridinden iç kesimlere doğru inildikçe Tuareg ve diğer  Sahra halkları görülmeye başlanır.

Libya, aslında mesafe olarak bize çok uzak değildir. Haritada  baktığımızda Bodrum’dan Tobruk’a  kuş uçuşu mesafe 637 km dir. Merak  edenlere Bodrum’dan İstanbul 470 km ve yine Bodrum’dan Trabzon 1150  km’dir. Libya’nın hikayesi ise bir hayli ilginç ve ibret doludur. Biraz  eskilere gidersek…

ANTİK ÇAĞ, KARTACA, ROMA DEVRİ
Libya, ismini Antik Mısır’ da firavun Merneptah ile savaşan Libu  kabilesinden almaktadır.  Bilinen tarihte Libya’da ilk ticaret  kolonileri Fenikeliler tarafından kurulmuştur. Sonrasında Karataca’lılar  Fenikelilerden bağımsızlığını kazanmıştır. Libya’ nın sahil kısmının  batı tarafı yıllar boyunca Kartacalılar tarafından, doğu kısmı ise  Mısır, sonrasında İran Ahameniş İmparatorluğu, Büyük İskender’ in  Makedonya İmparatorluğu, Yunan site devletleri tarafından yönetilmiştir.  Libya’nın çöl kısmı ise antik çağda yerli kabileler ve Numid Krallığı  tarafından yönetilmiştir. M.Ö. 264 – 146 yılları arasında Roma ile  Kartaca arasında uzun yıllar süren Pön Savaşları sonucunda Roma  Kartaca’nın varlığına son vermiş, böylece Libya’nın batı kısmı Roma’ya  katılmıştır. M.Ö. 31 yılında yine Roma, Antik Mısır’ında varlığına son  vermiştir, böylece Libya’nın tamamı Roma’ya katılmıştır.
Osmanlı tarihi boyunca imparatorluk tek bir hanedanlık tarafından  yönetilmiştir. Roma tarihi boyunca farklı hanedanlıklar hüküm sürmüştür;  bunun bir nedeni bazı imparatorların yerlerine varis olarak bir erkek  çocuk bırakamaması, diğer nedeni ise imparatorlara yapılan darbelerdir.  Septimius Severus, Batı Libya’ da Leptis Magna’ da doğmuştur. Annesi  Roma, babası yerel Kartaca kökenlidir. Yıllar boyunca imparatorluk  içerisinde önemli başarılara imza atmış, İmparator Commodos tarafından  Pannonia (Günümüzde Avusturya ve Slovenya topraklarının bir kısmı)  valiliğine getirilmiştir. Commodus sonrasında imparator olan Didius  Julianus’un öldürülmesinden sonra ülkede bir iç karışıklık baş  göstermiş, Septimus, diğer rakiplerini saf dışı bırakarak imparator  olmuştur. Böylelikle Roma hanedanlığı aslen Roma’lı olmayan bir kişiye  geçmiştir. Batı Libya, M.S. 193 – 211 yılları arasında hüküm süren Roma  İmparatoru Septimius Severus zamanında altın çağını yaşamıştır.
 

(Roma İmparatotu Septimus Severus)


Doğu Libya, ise M.S. 115- 117 yılları arasında Kiştuş Savaşı’ da  denilen Yahudi ayaklanmasından dolayı büyük bir yıkıma uğramıştır. Yine  doğu Libya, Roma’da Hristiyanlığa erken geçen topraklar içerisindedir.  189 – 199 yılları arasında papalık yapan I. Viktor, Libyalı ve berberi  asıllıydı.
Zamanla Roma İmparatorluğu ikiye bölündü. Batı Libya, Batı Roma  imparatorluğunda, Doğu Libya, Doğu Roma İmparatorluğunda kaldı. Batı  Roma’nın Germenler tarafından yıkılmasıyla V. yüzyılda Libya’nın batısı  Vandalların hakimiyetine geçti ve büyük bir yıkıma uğradı. VI. yüzyılda,  bugünkü Ayasofya’yı da yaptıran Doğu Roma (Bizans) İmparatoru Justinian  zamanında Libya’nın batı kısmı da Bizans hakimiyetine geçti. Vandal  yıkımının sonrasında Bizans zamanında Libya 300 yıl önceki Septimius  zamanındaki refah ve ihtişama ulaşamadı. Libya bu devirde Bizans’ın  Afrika’ da bir uç karakolu görevini gördü. Vergi politikalarından dolayı  zaman zaman yerel kabilelerin ayaklanmaları baş gösterdi.

İSLAM DEVLETLERİ DEVRİ
Doğu Libya, 647 yılında, Hz.Ömer (r.a.)‘in de yakın arkadaşı olan  Mısır Valisi Amr bin As (r.a.) tarafından fethedildi. Abdullah İbni Said  ise batı Libya’yı fethetmiştir. 663 yılında Fizan (çöl kesimi) fethi  ile Libya’nın tamamı Emevilerin hakimiyetine geçmiştir.
Emevilerin yıkılmasından sonra Libya Abbasiler tarafından  yönetilmişti. 900’ lü yılların başında batı Libya, Fatımi’ lerin  kontrolüne geçti. Fatımiler, 960 ve 970 li yıllarda Libya ile birlikte  Kuzey Afrika’ nın tamamını ele geçirdi. Fatımiler, zamanla güç  kaybettiler ve Mısır’ a çekildiler. Bu zaman zarfında Libya, yerel  aşiretler tarafından yönetildi. 1150’ li yıllarda batı Libya Muvahhidler  tarafından yönetilmiştir. Fatımilerin yıkılması ile Mısır’ da Eyyubiler  hüküm sürmüşler ve 1180’li yıllarda Doğu Libya Eyyübilere geçmiştir.   1250’li yıllarda ise Eyyübilerin yıkılması ile doğu Libya Memlükler  tarafından yönetilmiştir. Batı Libya ise sırası ile berberi Ziriler ve  diğer berberi aşiretler, Sicilya’daki Normanlar, Endülüs Emevileri,  Tunus Hafsid handanı tarafından yönetilmiştir.


OSMANLI DEVRİ

       (Turgut Reis)            
Yavuz Sultan Selim Han’ın Memlük Devletine son vermesi ile Libya için  de yeni bir sayfa açılmış oldu. Doğu Libya, Yavuz Sultan Selim han  döneminde Osmanlı topraklarına katıldı. 1510 yılında İspanyol Krallığı  tarafından ele geçirilip St. John Şövalyelerine verilmiş olan Trablus,  1551 yılında Turgut Reis, Murat Ağa ve Sinan Paşa tarafından Osmanlı  topraklarına katılmıştır.  1580’li yıllarda Fizan aşiretleri de Osmanlı  egemenliğini kabul etmiştir. Libya, Osmanlı egemenliğinde Trablusgarp  Eyaleti haline gelmiştir. Turgut Reis zamanında Trablusgarp’ a getirilen  yeniçeriler zamanla güçlenerek bir otorite oluşturmuşlardır. 1600’lü  yılların başından itibaren yeniçeriler, İstanbul tarafından atanan  beylerbeylerini tanımamış ve kendi seçtikleri “Dayı” ları eyaletin  başına geçirmişlerdir. Dayılık sistemi sadece Libya’ da değil, Cezayir  ve Tunus eyaletlerinde de hüküm sürmüştür.  Dayılık sistemi, Libya’da  1711 yılına kadar devam etmiştir. 1711 yılında sahil bölgesinin  yöneticisi olan, yerel halk ile iyi ilişkileri bulunan Karamanlı Ahmet  Paşa, yeniçeriler, kuloğulları ile Arap halkı arasındaki bir kargaşaya  müdahil olmuştu ve Arap halkın da desteğini alan Ahmet Paşa yeni dayı  oldu. Böylelikle 1711 – 1835 yılları arasında Trablusgarp Eyaleti, fiili  olarak Karamanlı hanedanı diyebileceğimiz Karamanlı Ahmet Paşa ve  sonrasında onun soyundan gelen paşalar tarafından neredeyse bağımsız bir  devlet gibi yönetildi. 1722 yılında Ahmet Paşa resmi olarak da Osmanlı  Devleti tarafından paşa olarak tanınmıştı. 18. Yüzyıl boyunca İngiltere  ve Fransa ile ilişkiler kurulmuştur. Cezayir, Tunus ve Trablusgarp  eyaletlerinde korsanlık faaliyetleri çok yoğundu ve Akdeniz’de Avrupa  gemileri yüzyıllar boyunca korsan gemilerinin hışmına uğramıştır. Bundan  dolayı, bölgede gemi yüzdüren her ülkeden vergi talep edilir, vergi  ödenmediğinde ise o ülkenin gemilerine saldırılırdı. İngiltere’ den  bağımsızlığını kazanan ABD’ den de vergi alınmaktaydı. ABD başkanı  Thomas Jefforson  en son 1801 yılında Karamanlı Yusuf Paşa’ nın talep  etmiş olduğu 225 000 dolar haracını kabul etmemiştir. Bundan dolayı 1801  – 1805 arasından I. Berberi Savaşı, 1815 yılında ise II. Berberi Savaşı  gerçekleşmiştir. Berberi savaşları, Osmanlı’ nın Trablusgarp Eyaleti  ile ABD arasında gerçekleşmiştir ve ABD tarihinde ABD’nin yabancı bir  ülke ile yaptığı ilk savaştır. Berberi savaşları, çok yüksek yoğunluklu  olamayan deniz savaşlarıdır. Sonuçta her iki tarafın da büyük kaybı  olmamış, ABD artık Trablusgarp’ a vergi vermemeye başlamıştır. Berberi  Savaşları, ABD’nin Libya’ya karşı yürüttüğü son savaş olmayacak, iki  yüzyıl sonraki saldırısının tahribatı çok daha kötü olacaktır.  Gelişen  teknoloji ile artık mevcut korsan gemilerinin o zamanın gelişmiş savaş  gemileri ile başa çıkamayacağı belli olmuştur. Napolyon Savaşları  sonucunda Avrupa ülkelerinin korsanlık konusundaki hassasiyeti daha da  artmıştır; bu ise Osmanlı kuzey Afrika eyaletlerine büyük darbe  vurmuştur.
 

 (Dennis Malone Carter‘ın ‘Decatur  Boarding the Tripolitan Gunboat’ adlı tablosu)

1830 yılında Cezayir Eyaleti Fransızlar tarafından işgal edilmiştir.  Osmanlı Trablusgarp’ da daha güçlü bir otorite kurabilmek için 1835  yılında Çengeloğlu Tahir Paşa komutasında bir ordu göndermiş, Ali Paşa  Trablusgarp’ ı ele geçirmiş, 1711 yılından bu yana devam etmiş Karamanlı  hanedanına son vermiştir.

1864 yılında Trablusgarp, eyalet durumundan vilayet haline  getirilmiştir. Osmanlı İmparatorluğu 1830 yılında Cezayir’ i  kaybetmişti. 1881’de Tunus’u, 1882’ deyse resmen Mısır’ı kaybetti. Libya  artık Osmanlı İmparatorluğu’nun Afrika’da kalan son toprağıydı. XIX.  Yüzyıl boyunca Avrupa devletleri bütün Afrika’yı sömürgeleştirdiler.  Libya, sömürgeleştirilmeyen bir toprak parçasıydı. İtalya, ulusal  bütünlüğünü daha geç bir dönemde sağlamıştı. Topraklarının karşısında  Akdeniz’ in karşı kıyısında Libya yer almaktaydı. 1900’lü yılların  başında Fransa ile gizli bir anlaşma ile Fas’ ı Fransa, Libya’ yı ise  İtalya gözüne kestirmişti. İtalya’da milliyetçi kesim eski Roma  İmparatorluğunu yeniden canlandırmak adına, dinci kesim, müslümanlara  yeni bir haçlı savaşı açmak adına, kapitalist kesim ise bir koloni elde  edebilmek adına Libya’ ya saldırmak istiyordu. Kısacası İtalya’ da  sosyalist kesim haricinde her kesimin Libya’ ya saldırmak için bir  sebebi vardı.  Bundan dolayı İtalya kapsamlı bir askeri hazırlık yaptı.  Osmanlı İmparatorluğu ise son dönemde zayıf düşmüştü, zaten fiili olarak  elden çıkmış olan Bulgaristan, Bosna – Hersek resmi anlamda da elden  çıkmış, Girit aynı şekilde kaybedilmişti. Yemen’ de çıkan bir iç  isyandan dolayı Libya’ daki birliklerin bir kısmı Yemen’ e kaydırılmış,  savunması zayıf durumda olan Libya daha da savunmasız kalmıştı. 1911  Eylül sonunda nihayet İtalya, Osmanlı’ ya savaş ilan etti. Osmanlı –  İtalya savaşı sadece Libya’ da değil, Adriyatik’ de, Ege Denizinde,  Çanakkale Boğazında, Kızıldeniz’ de deniz savaşı olarak, Lübnan, Beyrut’  ta bombardıman olarak devam etti. Osmanlının maalesef Libya’ yı  savunmak için geniş imkanı yoktu. Başta, Enver Paşa, Mustafa Kemal Paşa,  Fuat (Bulca), Nuri (Conker), Fethi (Okyar) gibi subaylar olmak üzere  Osmanlı subayları gizli yollardan Trablusgarp’ a geçerek bölgedeki az  miktarda kuvveti ve yerel güçleri örgütlediler. Mustafa Kemal Paşanın  başında olduğu birlikler, 22 Aralık’ da Tobruk savaşını kazandı.

İtalyanlar Rodos’ a çıkartma yaparak Rodos ve Ege Denizindeki 12  Adayı işgal ettiler. Libya’ daki İtalyan birlikleri sayıca ve teçhizat  olarak çok üstündeydiler. Dünya tarihinde ilk keşif uçağı Libya’ da  kullanılmış, uçak ile ilk bombardıman Libya’ da yapılmıştır. Bölgedeki  Osmanlı birlikleri ellerindeki eski tüfekler ile bir uçak düşürmeyi  başarmışlardır. Böylece dünya tarihinde ilk savaş uçağını da Türkler  düşürmüş oldu. Ne hazindir ki tam 100 yıl sonra yapılacak NATO  bombardımanının tahribatı çok dramatik olacaktır. İtalyanlar,  üstünlükleri sayesinde kıyı kesimini almışlar, ancak iç kesimlerde  tutunamamışlardır. Bölgedeki Osmanlı ve yerel halka bağlı milis  kuvvetlerinin gerilla saldırıları İtalyanları bulundukları yerlerde  kuşatma altında tutmuştur. İtalyanlar ayrıca sivil halka intikam ve  gözdağı için baskı ve zulüm politikası uygulamıştır. Ezici askeri  üstünlüğe rağmen istenen sonuç bir türlü alınamamıştır. 8 Ekim 1912’ de  Balkan Savaşı patlak verdi. Ege Denizindeki İtalyan donanması Osmanlının  Makedonya’ ya yardım göndermesini engelliyordu. Osmanlı, İtalya ile  barış masasına oturmak zorunda kaldı ve Afrika’daki son toprağını  İtalya’ ya vermiş oldu.


(Mustafa Kemal Trablusgarp’ da)


İTALYAN KOLONİ DEVRİ

İtalyan işgali ile Libya tarihinde yeni bir sayfa açılmış oldu.  İtalyan’lar Libya’ yı hemen kolonileştirdiler, kolonileştirmekle  kaymayıp 150.000 kadar yerleşimci İtalya’ dan Libya’ ya yerleşti. Bu  rakam, o zamanki nüfusun %20 sine denkti. Koloni döneminde yeni yollar,  yeni demir yolları inşa edildi. Tarım ve sanayinin gelişmesi için  girişimlerde bulunuldu; ancak bunlar sonuçta bölge halkının  mutluluğundan ziyade İtalya’nın çıkarına yapılan işlerdi. Bağımsızlık  hareketleri başlangıçta, Ömer Muhtar’ın liderliğinde gelişme gösterdi.  1931 yılında yakalanıp idam edilen Ömer Muhtar, Libya’nın milli  kahramanı olarak sayılmıştır. Ömer Muhtar ölse de başlatmış olduğu  bağımsızlık hareketi devam etmiş ve ölmemiştir. İtalya, işgal ettiği  toprakları tutabilmek için zor kullanmış, toplama kampları oluşturmuş ve  katliamlar yapmıştır. Tüm bu yapılanlar Libya ve dünya emperyalizm  tarihinin kara sayfalarına geçmiştir. Libya tarihi, Mussolini  İtalyasının 2. Dünya savaşına girmesi ile yine değişecek, ülke bu kez  cephe ülkesi olacaktır. İtalyan ve Alman kuvvetlerinin yenilgisi ile  sonuçlanacak çatışmalar sonucunda fiili olarak İtalyan hakimiyeti  bölgede son buldu. İngiliz ve Fransızların hakimiyetindeki Libya için  1947 yılında Avrupa ülkeleri masaya oturdu, İtalya, Libya üzerindeki  bütün hak iddialarından vazgeçti. Osmanlı’nın, yüzyıllar boyunca çok az  bir asker ile çoğunlukla özerk statüde tuttuğu, ve sonraki dönemlere  göre karşılaştırdığımızda halkın çok daha huzurlu yaşadığı  ülkede  İtalya, devasa ordu gücü ve yaptığı zulümlere ve baskılara rağmen 40 yıl  bile tutunamayarak, ardında bir yıkım bırakarak geri çekilmiş oldu.

 

BAĞIMSIZLIK, MUAMMER KADAFİ DEVRİ

1951 yılında Libya, bağımsızlığına kavuştu. Libya Krallığının ilk ve  son kralı Kral İdris olmuştur. 1959 yılında petrol bulundu ve Libya’nın  yine kaderi değişti. 1810 yıllarında korsanlığın yasaklanması ile biten  ekonomi tekrar canlandı; ancak Kral İdris’ in bu petrol zenginliğini  kendi dar çevresine yönlendirdiği şeklinde sıkıntılar da başladı.  1960’lı yıllarda krala karşı muhalefet ve tepki yükseldi. 1967 yılında  gerçekleşen İsrail – Mısır savaşında Mısır’ın desteklenmemesi ve örtülü  bir şekilde İsrail’ in desteklenmesi, krala olan tepkileri daha da  arttırdı. 1969 yılında Muammer Kaddafi’nin liderliğinde askeri yönetim  darbe yaparak yönetime el koydu. Kaddafi ilk iş olarak devirdiği kralın  da mensubu olduğu Senusi tarikatının ülke içerisindeki etkinliğini  kırdı. Diğer yandan muhalefet üzerinde baskı kuruldu. Kaddafi ülkenin  petrol şirketlerini kamulaştırdı. Bu sayede 1951 yılında 40$ olan kişi  başına yıllık geliri 1979 yılında 8170$’a çıkarttı. Bu rakam o zaman  için birçok Avrupa ülkesinin bile üzerindeydi. Özellikle ilk yıllarda  yaptıkları, yazmakla bitmez ve Kaddafi  hakkında bilgisi  olmayanları  şaşkına çevirecek niteliktedir.

Bir kere batı emperyalizmine kafa tutarcasına milli bir ekonomi  benimsemesi Arap dünyası için başlı başına bir devrim niteliğindedir.  Muammer Kaddafi tabii ki Mustafa Kemal Atatürk’ ün kapasite, bilgi,  kültüründe değildi ancak başta Atatürk olmak üzere, Abraham Lincoln, Sun  Yat Sen’in hayatını okumuştur.

Kaddafi Libyasında,  kadın hakları konusunda diğer Arap ülkelerine  göre çok daha fazla ilerlemeler sağlandı; kadınları rızası olmadan  evlendirilmelerini, 16 yaş altında kız çocuklarının evlendirilmelerini  yasaklayan kanunlar çıkartıldı.

Petrol geliri ile eğitimi, sağlığı, tarımı destekledi. Salgın  hastalıklarla mücadele etti, tarımsal üretimi ve verimi arttırmaya  çalıştı, zorunlu eğitim,  kız çocuklarının eğitimi konusuna önem verdi,  üniversiteler inşa etti, ülkenin önemli bir kısmına su ulaştıracak boru  kanal sistemi inşa etti, asgari ücreti arttırdı.

Kaddafi’ nin hayali, şeriat ile sosyalizmi birleştirmekti, ayrıca  Arap birliğini savunan ve bu konuda girişimleri olan bir Arap  milliyetçisiydi. Aşiret düzeninin birleşik bir Libya için zararlı  olduğunu 1970’lerde biliyordu ve aşiret düzenine karşı mücadele etse de  yıkmayı başaramadı. Ülkede bütün evsizlere ev yapmak, kiracılığı  kaldırmak, birden fazla ev sahibi olmanın önüne geçmek, toprak reformu  yapmak, aşırı servet edinmeye kısıtlama getirmek gibi uygulamaları  olmuştur.

Kaddafi, dış politikada ise içerideki kadar hareketliydi. İktidara  gelince 2. Dünya savaşından sonra kurulan İngiliz ve ABD askeri üslerini  kapattı, İtalyan etkisini azalttı. İtalyan mülkiyetli gayrimenkul ve  kuruluşları kamulaştırd

ı. Koloni zamanında İtalyan göçmenler Libya’ ya gelmişti, bu  göçmenlerin büyük kısmı, Libya’nın İtalya’nın elinden çıkmasının  ardından İtalya’ ya geri dönmüştü. Kaddafi kalan İtalyanların da büyük  kısmını ve çok daha az nüfusa sahip Libya Musevilerini Libya’ dan  gönderdi. Başlangıçta Mısır, Suriye, Sudan ile çok sıcak olan  ilişkilerinde Mısır ile birleşme noktasına kadar gelmişti. Mısır lideri  Nasır’ın ölümünden sonra Enver Sedat zamanında da bir süre sıcak  ilişkiler devam etti, sonrasında ise Mısır ile Libya’ nın arası açıldı,  çatışma noktasına kadar gitti. Silahlanmada kaynak olarak Fransa ve  Sovyetler Birliği seçildi, ABD ile ilişkiler gerilmeye başladı. Afrika’  da İslam dininin yayılması için çalışmalar yaptı, bu çalışmalar  sonucunda Gabon devlet başkanı İslam dinine geçti, Gabon’ da İslam  dininin yayılması hızlandı. Kaddafi, Filistin ve FKÖ lideri Yaser  Arafat’ ın en yakın destekçilerindendi. İsrail’ e karşı en sert  mücadelenin yapılması taraftarı olmuştur. 1972 yılında Münih  Olimpiyatlarında 11 İsrailli atlet Filistin’li El Fetih örgütü  içerisinden kurulan Kara Eylül örgütü militanları tarafından rehin  alındı. Rehineleri kurtarma operasyonunda İsrailli atletlerin tamamı ve  bazı militanlar öldü. Öldürülen militanların cenazelerine Libya sahip  çıktı, Libya’ da bu militanlar ulusal kahraman misali törenle  defnedildi. Bunun haricinde Nikaragua’ dan Güney Afrika Cumhuriyeti’ne,  Filipinlerden Japonya’ ya, Eritre’ ye kadar dünyanın farklı bölgelerinde  hükümetlere karşı savaşan gruplara, İRA’ ya ETA’ ya destek verdiği  iddia edilmiştir. Libya’nın Filistin’e desteği, zengin uranyum yatakları  olan Çad’a saldırması, bazı terör örgütlerine verdiği iddia edilen  desteğinden dolayı 1986 yılında ABD El Dorado Kanyonu Operasyonu kod adı  ile Libya’ ya havadan ve denizden saldırarak önemli askeri hedefleri  imha etmiştir. Bu operasyonda ABD yeni silahlarını deneme şansı  bulmuştur. 1988 yılında Londra – New York seferini yapan Pan Am 103  sefer sayılı Boeing 747 tipi yolcu uçağı, İskoçya’ nın Lockerbie  kasabasının üzerinden geçerken havada infilak etti, toplam 270 kişi  hayatını kaybetti. ABD ve uluslararası toplum bu faciadan Kaddafi’yi  sorumlu tuttu, uzun yıllar sürecek olan ambargo ve yaptırımlar başladı.  Libya sorumlu tutulan iki şüpheliyi İskoçya’ya teslim etti ve 2003  yılında toplam 2,75 milyar dolar tazminat ödedi.  1980’li yılların  ikinci yarısı Kaddafi için zirveden aşağıya inişin başlangıcı olmuştur.  Dış siyasetten dolayı yapılan harcamalar içeride sulama projeleri ile  ilgili devasa harcamalar, Libya ekonomisini olumsuz etkiledi. 1980’lerin  sonunda Kaddafi ekonomiyi biraz daha liberal hale getirecek adımları  attı. Başlangıçta halk meclisleri kurulmuştu, görünürde ülkeyi halk  meclisleri yönetmiş ise de son söz yine de Kaddafi’ nindi. Söz konusu  halk meclislerinin yetkileri azaltıldı. 1990’lı yılların sonunda  Kaddafi, Arap birliğinden ümidini keserek Afrika birliği konusunda  girişimlerde bulundu; ancak bu girişimler sonuçsuz kaldı. 2000’li  yıllar, Kaddafi’nin son otuz yılda gittiği yoldan geri dönmesi ile  geçti. Ülkede özelleştirmeler başladı, batı ile ilişkiler düzeltilmeye  çalışıldı. 2006 yılında Libya, ABD’nin terörizmi destekleyen ülkeler  listesinden çıktı.

2011 yılında ünlü “Arap Baharı”, Libya tarihinde bir dönüm noktasının  daha başlangıcıydı. Ülkenin daha az gelişmiş doğu kısmında gösteriler  yoğunlaştı. Bingazi’ de halk hareketleri sert bir biçimde bastırıldı,  ancak yeterli olmadı. İsyancılar Geçici Ulusal Konsey’i kurdular.  Ülkenin doğusu konseyin kontrolüne geçti. Ülkenin batısını elinde  bulunduran Kaddafi ile doğusunu elinde bulunduran isyancılar arasında  patlak veren iç savaş yoğun insan hakkı ihlallerine neden oldu.  Libya,  Birleşmiş Milletler İnsan Haklar Konseyi’nden çıkartıldı. NATO devreye  girdi, ve adeta ülkeyi harabeye çevirdi, aylar boyunca Libya üzerine 14  bin civarında sorti gerçekleşti normalde isyanları bastırabilecek güçte  olan Kaddafi ve Libya ordusu, çok yoğun NATO bombardımanları ile zayıf  düştü ve Libya’nın batısı da isyancıların eline geçti. Giderek çember  daraldı, Kaddafi, 20 Ekim 2011’ de memleketi Sirte’ de Geçici Ulusal  Konsey askerlerince öldürüldü.

SONUÇ:
Kendisini İslamcı Sosyalist olarak tanımlayan Kaddafi’nin politikası  diğer Baas rejimlerinden farklıydı. Baas rejimleri genel olarak  laiktiler, Kaddafi ise İslam dinini epeyce ön plana çıkartmıştı.  Başlangıçtaki projeleri sosyalist ve bir o kadar da popülistti. Dış  politikada ise genel olarak maceraperest ve şartlarını çok fazla  zorlayan bir durumda olmuştu. Kaddafi nihayetinde diktatördü, 42 yıllık  iktidarında ülkeyi demokratik bir ülke haline getirmeye çalışmamıştı.  Batı, İsrail karşıtıydı ve anti-emparyalistti. Diğer birçok Afrika  diktatörü gibi ülkesini satmamış ve kendi bildiği doğrulara göre ülkesi  yararına çalışmıştı ama sonuçta yine de diktatördü. 1970’ lerde ve  1980’lerin ilk yarısında yürüttüğü politikayı sonrasında geriye doğru  çevirdi. 42 yıllık uzun iktidarı boyunca ne Arap birliğini  oluşturabildi, ne de ülkesini çağdaşlaştırabildi.
Kaddafi’nin öldürülmesi sonrası Libya’da hiçbir zaman düzen ve asayiş   sağlanamamıştır. Her geçen gün yeni bir harita yayınlanmakta,  haritadaki renkler değişmektedir. İç savaşın detaylarını yazmaya gerek  duymuyorum. Kaddafi bir şeyler yapmaya çalışmış ama önüne ulaşamayacağı  hedefler koymuş, ülkesini demokratik ve çağdaş bir ülkeye evirememiş,  hedeflerine ulaşamamış ve savrulmuştur.
Tarihe baktığımızda Atatürk, çok daha zor şartlarda ve imkansızlıklar  içerisinde hem cesur hem de realist politikalar izlemiş, Kaddafi ve  daha birçok liderin başaramadığını başararak dünya tarihinin altın  sayfalarına geçmiştir. Yazımı İngiltere başbakanı Lloyd George’ un  Atatürk için söylediği sözle bitiriyorum: “Yüzyıllar nadir  olarak dâhi yetiştirir. Şu talihsizliğimize bakın ki 20. yüzyılın dâhisi  Türklere nasip oldu ve kader onu bizim karşımıza çıkardı.”


Mehmet Ali GÖREN


https://en.wikipedia.org/wiki/Libya

 

 



Kategori İçeriği

LİG TABLOSU

Takım O G M B Av P
1.Galatasaray 36 30 1 5 60 95
2.Fenerbahçe 36 26 4 6 51 84
3.Samsunspor 36 19 10 7 14 64
4.Beşiktaş 36 17 8 11 23 62
5.İstanbul Başakşehir 36 16 14 6 4 54
6.Eyüpspor 36 15 13 8 5 53
7.Trabzonspor 36 13 11 12 13 51
8.Göztepe 36 13 12 11 9 50
9.Rizespor 36 15 17 4 -6 49
10.Kasımpaşa 36 11 11 14 -1 47
11.Konyaspor 36 13 16 7 -5 46
12.Alanyaspor 36 12 15 9 -7 45
13.Kayserispor 36 11 13 12 -12 45
14.Gazişehir Gaziantep 36 12 15 9 -5 45
15.Antalyaspor 36 12 16 8 -25 44
16.Bodrum FK 36 9 17 10 -17 37
17.Sivasspor 36 9 19 8 -16 35
18.Hatayspor 36 6 22 8 -27 26
19.Adana Demirspor 36 3 28 5 -58 2