SERPİL AZAPOĞLU


"KAPLANIN SIRTINDA"

ZÜLFÜ LİVANELİ


Otuz dördüncü Osmanlı Padişahı ve İslam Ümmetinin Halifesi II. Abdülhamid' in Otuz üç yıllık yönetiminin bir gece ailesi ile beraber Selanik'e sürgün edilişi ile son buluşu. Sultan ve ailesinin sağlık durumu ile ilgilenmek üzere görevlendirilen askeri tabip Atıf  Hüseyin Bey'in gizlice yazdığı notlar o döneme büyük bir ışık tutmuştur..

Alatini  Köşkünde üç buçuk yıl geçiren Sultana, en yakın olan doktorun  düşünceleri bile ilk zamanlarınkinden  çok değişmiştir.. Okuyucu bunu net şekilde hissediyor..

Mahalle kahvelerinde, orada burada Sultan ile ilgili düşünülenler, konuşulanlar doğru muydu?

Doktorun Sultan ile yaptığı sohbetler kendi düşüncelerini ve de her şeyi ters yüz edecek.

 

(Kitabı değerlendirme yaparken yazara ve padişaha kişisel düşüncelerimi katmadan objektif bir şekilde okuyup yazmaya çalıştım.)

Çok çarpıcı konuların açığa çıktığını kesinlikle fark ettirecek bir kitap; “Kaplanın Sırtında”

Bildiklerimiz bilmediklerimiz mi acaba?

Alatini Köşkü’nden Beylerbeyi Sarayı’na kadar uzanan bir hayat…

 

***Doktor; "Ben bu adamla ne yapacağım” diye düşündü canı sıkılarak. “Her şeye bir cevabı var."

 

***Doktor bir an irkildi!  Diktatörün lehine mi düşünmeye başlamıştı artık. Alatini Köşkü’nde ki insani yakınlaşma, düşüncelerini değiştirecek noktaya mı gelmişti?

 

***"Sizin hiç taht sahibi dedeleriniz öldürüldü mü? Kardeşiniz aklını oynattı mı? Arabaya binmekte bir dakika geciktiğiniz için kurtulduğunuz bombalı suikastlara uğradınız mı?  Her gün onlarca suikast ihbarı aldınız mı? Amcanız bilekleri kesilerek ve intihar süsü verilerek katledildi mi? Bunların hepsi hayatımın gerçekleri. Baksanıza kralların, şahların başına neler geliyor? Nasıl bir 'Paranoi İmperiale' imiş ki bu hep doğru çıkıyor. Bu devirde hiç bir taç sahibinin başı omuzlarının üstünde sağlam duramıyor…"

 

*** Sultan Hamid kaplanın sırtından inişinin burada olacağı sezgisiyle içini ürpertiler salan Mermer Saraya yaklaşırken  bir an pencereden kayarak geçen ince bir Çerkez kızının gölgesini gördüğünü sandı. Demek ki şah da olsan padişah da olsan öksüzlük boynundan düşmüyordu. “Sonunda buluşuyoruz Valide”  diye fısıldadı;  “Sonunda buluşuyoruz”

 

 

Serpil AZAPOĞLU